Öztürk Türkdoğan: Ankara’yı sağcı bir kent haline getirdiler, biz üçüncü seçenek sunuyoruz

Posted by

ANKARA – Yerel seçimler öncesinde Türkiye’nin pek çok kentinde kent uzlaşısı arayışına giren DEM Parti, uzlaşmayacakları, uzlaşmanın mümkün olmadığı kentleri sürecin en başından açıkladı. Bu kentlerden birisi de Ankara’ydı. 2019 yerel seçiminde aday çıkarmayarak dolaylı olarak CHP’nin adayı Mansur Yavaş’ı destekleyen parti, bu kez Yavaş’ın karşısına güçlü ve sembolik olarak da pek çok mesajı içeren iki adayla çıktı: Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak ve İnsan Hakları Derneği eski eş genel başkanı, DEM Parti MYK üyesi Öztürk Türkdoğan.

DEM Parti MYK üyesi Öztürk Türkdoğan ve Gazete Duvar Parlamento Muhabiri Ceren Bayar.

Seçim çalışmalarını değerlendirmek üzere bir araya geldiğimiz Türkdoğan, adaylıklarının Ankaralılar tarafından olumlu karşılandığını, sokaktaki tepkilerin pozitif olduğunu anlattı. Ankara’nın sağcı bir kent haline getirildiğini ve Ankaralılara üçüncü bir seçenek sunduklarını anlatan Türkdoğan’ın sorularımıza yanıtları şöyle oldu:

İnsan Hakları Derneği’nin uzun yıllar başkanlığını yaptınız, yıllardır hak savunucusu ve insan hakları aktivistsiniz. Bu birikiminiz kente nasıl yansıyacak?

İnsan hakları alanından gelen herkes gibi bu ülkenin demokratikleşmesi için mücadele ediyorum. Ve bugün de biz bu ülkenin başkentini demokratikleştirme mücadelesi yürütüyoruz. Cumhuriyetin ilk yüzyılı sorunluydu, biz ikinci yüzyılda bu cumhuriyeti demokratikleştirmek istiyoruz.

‘YEREL YÖNETİMLERİN ÖZERKLİĞİNİ SAVUNUYORUZ’

Demokratikleşmeye, barışa, Kürt sorununun barışçıl çözümüne dair mesajlarımızı da bu kampanya vesilesiyle iletmek istiyoruz. Çünkü burası başkent. Katı, merkeziyetçi, otoriter bir yönetim yerine yerinden yönetim ilkesinin geçerli olacağı, tam da bizim yerel yönetim anlayışımızı yansıtan bir anlayış inşa etmek istiyoruz. Yerel yönetimlerin siyasi, idari ve mali açıdan özerkliğini savunuyoruz. Tekçi ulus devlete karşı çoğulculuğu, katılımcılığı kabul eden, hesap verebilen bir cumhuriyet istiyoruz.

Merkeziyetçiliğe tam da merkezden, Ankara’dan karşı çıkıyorsunuz.

Elbette. 6 Şubat 2023 Maraş depremlerini hatırlayın. 10 binlerce insanımızı kaybettik. Tüm yetki merkezdeydi. O yerel yönetimlerin yetkileri olsaydı, özerk olsalardı 10 binlerce insanımızı kurtarabilirdik. Çünkü o zaman yerel yönetimler hazırlıklı olacaklardı, daha hızlı örgütleneceklerdi,
daha hızlı müdahale edeceklerdi. Ama doğal afet halinde bile tek bir kişinin talimatı bekleniyor. Bu kabul edilemez. Biz de başkentten bunu hatırlatmak istiyoruz.

‘ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, HDP’YLE HERHANGİ BİR İLİŞKİ KURDU MU?’

2019’da aday çıkarmayarak dolaylı olarak Ankara’da Mansur Yavaş’a destek verdiniz. Bu seçimde ise kent uzlaşısının mümkün olmadığının açıklandığı ilk kentlerden biri Ankara oldu. Ne oldu 2019’dan bugüne?

2019’un siyasal koşulları farklıydı. Bir ittifak kuruldu ama Türkiye muhalefeti 2019’un kıymetini bilemedi. Aradaki sürecin olumlu geçtiğini söyleyebileceğimiz bir veri yok. Ankara’da çok dilli belediyecilik mi oldu? Çok kültürlülük mü oldu? Ankara Büyükşehir Belediyesi, HDP’yle herhangi bir ilişki kurdu mu? Herhangi bir konuda görüş alışverişinde bulundu mu? Tüm bunlar olmadı. Aradan 5 yıl geçti ve biz tabii ki kendi adaylarımızı çıkaracağız ve kendi seçim bildirgemize uygun olarak halktan oy isteyeceğiz. Elbette biz bir muhalefet partisi olarak öncelikli olarak Türkiye’yi yöneten iktidar partisini, AKP ve MHP bloğunu eleştiriyoruz. Yerelde de seçim yarışındayız ve tüm siyasi partilerin adayları rakibimiz.

‘ANKARA’DA MUSLUKLARDAN İÇİLEBİLİR SU AKMASI SAĞLANMALI’

Seçilmeniz halinde nasıl bir yerel yönetim anlayışı olacak Ankara’da?

Kadın özgürlükçü anlayışımız çok net inşa edilecek. Ankara eşit temsiliyet ile tanışacak. Katılımcılık ilkesini esas alacağız. Ankara halkını yönetim süreçlerine katarak onların taleplerini öğreneceğiz. Ekonomik kaynaklar ölçüsünde talepleri gerçekleştirmek için onlarla birlikte çalışacağız. Bu mekanizmayı kurduğumuz zaman birçok sorunu çözebiliriz.

Bunlar ana ilkeler. Somut sorunlara bakacak olursak; Ankara’da ciddi bir hava kirliliği sorunu var. Ankara’nın bir ‘gri bulut’ sorunu var. Bu sorununun çözülmesi gerekiyor. Bu çok kapsamlı bir konu. Ulaşım politikasının tamamen gözden geçirilmesi gerekir mesela ya da ekolojik politikalar üretmek gerekir. Ayrıca Ankara’da musluktan akan su içilmiyor. Sadece su içmek için damacanalara ödenen paralar çok yüksek. Musluktan içilebilir suyun akmasını sağlamak belediyenin en öncelikli görevlerinden.

‘TOPLU ULAŞIM ÖĞRENCİLERE ÜCRETSİZ OLMALI’

Ankara işçi, memur, öğrenci kenti. Toplu ulaşım çok yetersiz. Toplu ulaşım alternatiflerinin artırılması lazım ve belli gruplar için ücretsiz olması gerekiyor. Mesela tüm öğrenciler toplu ulaşımı ücretsiz kullanmalı. Bunu yapacak kaynak var, sağlanabilir

‘HÜKÜMETİN YAPMASI GEREKEN SOSYAL YARDIMLARI BELEDİYELER YAPIYOR’

Nasıl?

Bu bir öncelik meselesidir. Örneğin Ankara’da şu andaki başkan ve rakibi sürekli sosyal yardım vaadinde bulunuyor. Ama bu belediyelerin görevi değil, en azından tek ve öncelikli görevi değil. Belediyeler elbette ki dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını karşılayacaklar ama Türkiye’de hükümetin yapması gereken sosyal yardımları artık belediyeler yapar hale geldi. Belediyeler hükümetin görevini yaptıkça da hükümetin sosyal yardıma muhtaç insan sayısının artmasına sebep olan politikalarının eleştirilmesini engelliyor.

‘SOSYAL YARDIM DİYE SUNULAN ZATEN İNSANLARIN HAKKI’

Yani aslında şu anda Türkiye’deki birçok belediye ‘AKP belediyeciliği’ yapıyor. Hak olan bir şeyi ‘inaye’ye yani lütufa, iyilik yapmaya indirgemiş durumdalar. Halbuki sundukları zaten insanların hakkı.

‘EMEKLİYE YARDIM SENİN GÖREVİN DEĞİL, BIRAK EMEKLİ HAKKINI ARASIN’

Ayrıca ‘ihtiyacı olan şu kadar emekliye şu kadar yardım yapacağım’ diyor. Bu senin görevin değil ki. Senin görevin emekli bir sendika kuracaksa ona ücretsiz sendika binası tahsis etmek, onun hakkını aramasının yollarını açmak. Bırak emekli hakkını arasın. Emekliler örgütlenecek, haklarını arayacak ki siyasi iktidar adım atsın. Ama sen hükümetin yapması gerekeni yaparak tam da AKP belediyeciliği, yardım belediyeciliği yapıyorsun.

‘SOSYAL YARDIM VATANDAŞA HOŞ GELİR AMA ÜLKENİN BU HALE GELMESİNİN SEBEPLERİNDEN BİRİDİR’

Sosyal demokratların bunu görmesi gerekiyor. AKP belediyeciliğini farklı isimlerle anlatmaya kalkmasınlar. Bu elbette vatandaşa hoş gelir, şirin gelir. Ama ülkenin bu hale gelmesinin sebeplerinden biri de budur. Bu aynı zamanda AKP iktidarının devamını da sağlıyor. Ankara’nın bazı ilçelerinde sosyal yardımlarla hayatta kalan çok sayıda aile var. Bu ilçeler oy tercihlerini asla değiştirmiyor.

‘SOSYAL YARDIM YAPACAĞINA ÜCRETSİZ ULAŞIM SAĞLASIN’

Yerel yönetimlerden böyle bir beklenti oluştu ama son yıllarda.

Belediyeler bunu yapacağınıza ücretsiz ulaşım sağlasın, musluktan içilebilir su akıtsın insanlar suya para vermesin, ücretsiz yurtlar açsın. Hazine arazilerinde maliyetine konut yapılması için çalışmalar yapın. Murat Karayalçın’ı hatırlayın. Ankaralı memurların büyük kısmı Karayalçın zamanında kurdukları kooperatiflerle ev sahibi oldular. Şu anda belediyenin böyle bir vaadi var mı? Yok. Dolayısıyla yapılabilecek çok şey var.

‘BİZ İNSANLARI OLDUĞU GİBİ KABUL EDİYORUZ’

Partiniz yerel yönetimler konusunda diğer tüm partilerden farklı bir yerde duruyor. Dün de LGBTİ+ Dostu Belediye Başkanı Protokol Metnini imzaladınız. Ötekileştirilen, hedef gösterilen gruplara dair yerel yönetimlerin perspektifi nasıl olmalı?

LGBTİ+ hakları, insan haklarıdır. Bu tartışmasız bir şey. Dolayısıyla elbette ki bu protokolü kabul edeceğiz. Bu iktidarın ötekileştirme siyasetinin en uç hedefindeki gruptur LGBTİ+’lar.

Birileri ötekileştirilen gruplar üzerinden siyaset yapacaksa lanet olsun o siyasete. Onlar bugün LGBTİ+ karşıtı olur, yarın mülteci karşıtı olur, öbür gün Kürt karşıtı, Alevi karşıtı olur. Daha öbür gün kadın düşmanı olurlar, engellilere ayrımcılık yaparlar.

Siyasal İslamcı geçinenlere naçizane tavsiyem; insanları olduğu gibi kabul edin. Şu anda siz çoğunluğunuza güvenerek azınlıkta gördüğünüz bir gruba zulüm edemezsiniz. Bu kadar basit. Bizim çok dilli ve çok kültürlü belediyecilik anlayışımız bu nedenle var. Biz insanları olduğu gibi kabul ediyoruz ve olduğu gibi kabul edilmesini savunuyoruz.

Ankara’nın diğer eşbaşkan adayı Gültan Kışanak’ın azami tutukluluk süresini doldurmasına rağmen tahliye edilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de hukuk güvenliği kalmadı. Bu iktidar otoriter rejimini yargıyı kullanarak inşa ediyor. Yargı üzerinden istedikleri toplum kesimlerine istedikleri baskı politikalarını uyguluyorlar.

Şu anda bile partimize yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonları devam ediyor. Gültan Başkan’ın da çok önceden tahliye edilmiş olması gerekirdi. Şayet tahliye edilmiş olsaydı Ankara sokaklarında olacaktı ve unutulmaz bir seçim çalışması olacaktı. Şimdi kadınlar onun sesini çoğaltıyor.

‘YAVAŞ DA ALTINOK DA ESKİ MHP’Lİ, ANKARA’DA İKİ MHP’Lİ YARIŞIYOR’

Sokakta tepkiler nasıl sizin ve Gültan Kışanak’ın adaylığına?

Tepkiler gayet olumlu. Seçmenimiz aday çıkartmamızdan çok memnun. Hatta bazıları şunu söyledi; ‘Eğer DEM Parti aday çıkarmasaydı oy vermeye gitmeyecektik’. Çok sayıda insan sandığa gitmeye karar verdi.

‘ANKARA’YI SAĞCI BİR KENT HALİNE GETİRDİLER, BİZ ANKARA’YA ÜÇÜNCÜ BİR SEÇENEK SUNUYORUZ’

Diyorlar ki ‘Mansur Yavaş Ankara’da çok rahat. Tabii rahat olacak. Çünkü Ankara’da iki MHP’li yarışıyor. Yavaş da Altınok da eski MHP’li. Yavaş’tan memnun olan MHP’liler Yavaş’a oy verecek. O yüzden biz Ankara’da yaşayan sosyal demokratların, sosyalistlerin, solcuların, demokrasiden, barıştan yana olan çevrelerin, ötekileştirilen grupların, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, LGBTİ+’ların, gençlerin, engellilerin partisiyiz ve onlardan oy istiyoruz. Farkımız çok net, çok açık. Biz üçüncü yol siyasetiyiz. Ankara’yı sağcı bir kent haline getirdiler, biz Ankara’ya bir üçüncü seçenek sunuyoruz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir